
İleri seviye temel analiz: Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı analizi
- 14 Dakikalık okuma
- 17 Şub 2025
- Temel analiz nedir? Temel analizin yatırımcılar için önemi nedir?
- Bilanço analizi nedir?
- Gelir tablosu: Şirketin kârlılığını ve performansını değerlendirme
- Nakit akışı analizi: Şirketin nakit yönetimini değerlendirme
- Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı birlikte nasıl değerlendirilir?
- Sıkça Sorulan Sorular
Kilit Noktalar
- Şirketin içsel değerine odaklanan ve bunu yaparken bilanço, gelir tablosu, nakit akışı gibi verileri kullanan temel analiz, hisse senedi analizindeki iki ana ekolden biridir.
- Finansal tablo analizinde bilanço analizi, gelir tablosu analizi ve nakit akışı analizi birlikte kullanılır.
- Finansal tablo ve bilanço analizi, şirketlerin finansal sağlığını ve esnekliğini sektörel ve makro koşulları da hesaba katarak değerlendirmek açısından yararlıdır.
Selam Paparalı! Bir hisse senedinin potansiyel performansına dair yorum yapmanın pek çok yolu var. Dilersen grafiklerden anlam çıkarır, çizgiler çizer, mum grafikleri yorumlarsın; dilersen hareketli ortalamaları, RSI gibi indikatör ve osilatörleri kullanırsın; dilersen yalnızca piyasa hissiyatına göre hareket edersin. Ancak eğer uzun vadeli yatırımı düşünüyorsan ve gerçekten “yatırımcısı olduğun” şirketin ne iş yaptığını, nasıl para kazandığını, nasıl bir potansiyele sahip olduğunu değerlendirmek istiyorsan yolun mutlaka bir değerlendirme yöntemiyle kesişir. Doğru bildin, temel analizden söz ediyoruz. Bu yazımızda “Temel analiz nedir?”, “Temel analiz nasıl yapılır?”, “Temel analizin yatırımcılar için önemi nedir?” gibi sorularının her birine yanıt vermeye çalışacağız. Bunu yaparken temel analizcilerin vazgeçilmez aracı olan bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı tablosu değerlendirmesinin nasıl yapılacağına değineceğiz. 😎
Temel analiz nedir? Temel analizin yatırımcılar için önemi nedir?
İngilizcede fundamental analysis olarak bilinen temel analiz, bir şirketin finansal tablolarını ve daha geniş finansal göstergelerini inceleyerek, ilgili menkul kıymetin, yani hisse senedinin içsel değerini ortaya çıkarmayı hedefleyen bir analiz yöntemidir. Temel analiz, aslında bir şirketin finansal sağlığına, piyasa koşullarını ve ekonomik ortamı göz önünde bulundurarak incelemeye yarar. Bu kapsamlı analiz, yatırımın gerçek değerini ve şirketin gelecekteki potansiyelini keşfetmenin bir yoludur. Temel analiz sayesinde yatırımcılar, bir şirketin mevcut değerinin piyasa koşullarına ve üretilen içsel değere göre pahalı ya da ucuz olduğuna karar verebilir ve yatırım kararlarını temel analiz sonucunda alabilir.
Temel analizin yatırımcılar için önemi, finansal okuryazarlığı genel olarak artırmasında ve trend okumasını daha sağlam temellere oturtmasında gizlidir. Zira bir şirket için temel analiz yaparken, şirketin gelir büyümesini, kârlılığını ve sektöründe sahip olduğu rekabet avantajlarını incelersin. Bu sayede sektörün önündeki risk ve fırsatlara dair de bilgi sahibi olursun. Öte yandan o sektörün, ilgili zaman diliminde iyi ya da kötü performans gösterebilmesinin zeminini hazırlayan ekonomik koşullar da devreye girer ve genel anlamda makroekonomiye dair bilgi birikimin de genişler.
Şunu da not düşmek gerekir ki, temel analiz, sadece rakamlarla ve bilanço incelemesiyle sınırlı değildir. Şirketin yönetim pratiklerini, yönetim ekibinin yetkinliğini ve vizyonunu, politikalarını incelemek de bir şirketin içsel değerine ve gelecekteki büyüme potansiyeline dair ipuçları sunar. Bir lider değişikliğinin neye sebep olabileceğine, bir şirketin farklı liderlerin öncülüğünde büyüme performansının neye göre değiştiğine bakarak pek çok bilgi edinebilirsin.
Nedir başlığımızın sonuna yaklaşırken temel analiz ve teknik analiz farklarına değinmeden de geçmeyelim. Temel analiz, menkul kıymet bazında içsel değeri hem rakamları hem de iş dünyası pratiklerini baz alarak ortaya çıkarmaya çalışırken, teknik analiz bir varlığın geçmiş fiyat hareketlerinden hareket ederek sonraki adımı tespit etmeye çalışır. Teknik ve temel analizi yatırım kararı alırken takip edilebilecek iki ekol olarak düşünebilirsin. Her ikisi de temelde “doğru yatırım kararı” almaya odaklanır, ancak yaklaşımları farklıdır.
- Temel analiz, ekonomik ve finansal faktörleri inceleyerek bir varlığın içsel değerini araştırır; teknik analiz grafik modellerine, formasyonlara, fiyat hareketlerine odaklanır.
- Teknik analiz bazı fiyat hareketi örüntüleri bulmaya, yatırımcı hissiyatını ve yatırımcı psikolojisini de hesaba katarak bu örüntülerin sürdürülebilirliğini anlamaya çalışır; öte yandan temel analiz piyasa hareketleriyle ve fiyat seviyeleriyle pek ilgilenmez ve doğrudan şirketin gelir kaynaklarına, nakit akışı sorunlarına, nakit yönetimi yetkinliklerine, finansal stratejisine, sektörel vizyonuna, gelir akışlarına, sermaye yapısına, risk faktörlerine odaklanır.
Bilanço analizi nedir?
Temel analizin ilk adımı, bilanço analizidir. Peki, bilanço nedir? Hemen yanıtlayalım: Bilanço, bir şirketin belirli bir zaman dilimindeki varlıklarını, yükümlülüklerini ve sermaye yapısını bildiren bir finansal tablodur. Bilançolar, yatırımcılara getiri oranlarını hesaplama, şirketin sermaye yapısını değerlendirme temeli sağlar. Bilanço bir şirketin yükümlülüklerini, borçlarını, nakit akışlarını, gelir gider dengelerini, farklı iş kollarının gelirde gösterdiği performansın payını, şirketin hazine yönetim stratejilerinin ve çeşitlendirme çabalarının performansını gösteren ve düzenli olarak yayımlanan bir dokümandır.
Halka açık şirketler, yani borsada işlem gören şirketler her ülkenin sermaye piyasası kanunları gereği finansal durumlarını tam şeffaflık ve dürüstlükle yatırımcılarıyla ve kamuoyuyla belirli aralıklarla paylaşmak zorundadır. Finansal tablolar genellikle çeyreklik olarak yayımlanır ve şirketlerin bir mali yıl içindeki her bir çeyrekte nasıl performans gösterdiği bu çeyreklik bilançolardan takip edilebilir.
Temel analizle ilgilenen yatırımcılar için bilançolar, en önemli kaynakların başında gelir. Şirketin finansal durumunu ve büyüme sürdürülebilirliğini keşfedebilmenin anahtarını sunan bilançolarda bazı oranlar özellikle takip edilir. Cari oran, borç/özsermaye oranı ve likidite gibi oranlar, yatırımcıların yakından takip ettiği oranlar arasında başı çeker. Öte yandan şirketin sektörüne göre bazı anahtar göstergeler de izlenir. Örneğin Microsoft gibi hiper ölçekleyici teknoloji şirketlerinin bulut büyümesi ve yapay zeka gelirlerini ölçen gelir kalemlerinin büyümesi yakından takip edilirken, Uber veya Airbnb gibi rezervasyonlarla çalışan şirketlerin performansı veya o şirketlere yönelik talep, rezervasyon oranlarından takip edilir. En temelleri anlayarak devam edelim:
- Cari oran: İngilizcede current ratio olarak tabir edilen cari oran, şirketin kısa vadeli yükümlülüklerini, yani yerine getirmekle yükümlü olduğu ödemeleri karşılama kapasitesini hesaplamanın kolay bir yoludur. Cari oran, cari varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesiyle hesaplanır. Bu oranın 1’den büyük olması olumlu yorumlanır, ancak 1’den daha düşükse, şirketin cari varlıkları, kısa vadeli yükümlülüklerini karşılamaya yetmiyor anlamı çıkar.
- Borç / özsermaye oranı: İngilizcede debt-to-equity ratio - D/E olarak bilinen bu oran, şirketin finansman yapısını ve borç bağımlılığını ortaya koyar. Başka bir deyişle şirketin mevcut faaliyetlerini sürdürebilmek için borçlanmaya ne ölçüde ihtiyaç duyduğunu gösterir. Bu hesaplama, şirketin toplam borçlarının özsermayeye bölünmesiyle elde edilir. Ortaya çıkan sonuç düşükse şirketin borçlanmaya aşırı ihtiyaç duymadığı anlaşılır; yüksekse risk seviyesinin arttığı söylenebilir.
- Likidite: Ayrıntılarına likidite kavramını uzun uzun ele aldığımız yazımızda paylaştığımız bu kavram, şirketin sahip olduğu varlıkları nakite dönüştürebilme kapasitesini gösterir. Cari orandan farkı, likit olmayan varlıkların dışarıda bırakılması ve yalnızca nakit / nakit benzerlerinin sayılmasıdır. İki farklı yöntemle hesaplanabilir. Asit-test oranı (quick ratio) olarak anılan ilk yöntemde stoklar, cari varlıklardan çıkarılır ve elde edilen sonuç kısa vadeli borçlara bölünür. Böylece stoklar sayılmadan kısa vadeli borçları ödeme kapasitesi ölçülmüş olur. İkinci oran ise nakit ve nakit benzerlerini kısa vadeli borçlara bölmeye odaklanır.
Bu birkaç oran dahi şirketin potansiyeline dair bilgi edinmene, risk ve getiri değerlendirmene yardımcı olur ve yatırım kararlarını etkileyebilir. Cari oran veya borç / özsermaye oranı gibi oran hesaplamalarıyla bulduğun sonuçlardan hareketle borç oranı yüksek şirketlere yatırım yapmamayı tercih edebilirsin. Öte yandan cari oranların çok yüksek gelmesi, şirketin mevcut kaynaklarını iyi kullanamadığı anlamına gelebilir; bu da daha düşük büyüme potansiyeli demek olabilir. Toparlamak gerekirse, bilanço analizi yaparak bir şirketin finansal sonuçlarının ne yönde gittiğine dair fikir sahibi olabilir, temel analiz yöntemlerini kullanarak yatırım stratejini belirleyebilirsin.
Gelir tablosu: Şirketin kârlılığını ve performansını değerlendirme
Şirketler her çeyrek sonunda bilanço açıkladığında, özellikle incelenen tablolardan biri de gelir tablosudur. Gelir tablosu, bir işletmenin belirli bir dönem içinde elde ettiği tüm gelirleri, bu gelirlerin iş kalemlerine göre kırılımını ve giderlerle maliyetleri gösteren, çeyreklik finansal performansın bir özetini sunan tablolardır. İngilizce veya Türkçe gelir tablolarında kullanılan tabirler birbirleriyle karıştırılmaya müsait olduğu için bu konuya bir açıklık getiriyor, net gelir, brüt kâr, toplam satış, net satış gibi farklı kavramların nasıl kullandığını açıklıyoruz.
- Net gelir / net kâr: İngilizcede net income, net profit, bottom line, net earnings gibi kavramlarla da ifade edilebilen bu kavram, tüm gelirlerden tüm giderlerin çıkarılmasıyla elde edilen rakamdır.
- Brüt kâr: İngilizcede gross profit veya gross income gibi tabirlerle ifade edilen brüt kâr, satış gelirlerinden üretim maliyetleri çıktıktan sonra kalan kârdır.
- Net hasılat / net satışlar: İngilizcede net sales, total revenue gibi ifadelerle anılan bu rakam, satışlardan iadeler ve indirimler düşüldükten sonra kalan gelir rakamıdır.
- Toplam gelir/brüt gelir: İngilizcede gross revenue, sales revenue, turnover gibi ifadelerle de anılan toplam gelir, şirketin elde ettiği toplam hasılatı tanımlar.
- Faaliyet kârı: İngilizcede operating profit olarak anılan bu ifade, faiz ve vergi öncesi kâr olarak da tanımlanır. Bir şirketin esas faaliyetlerinden elde ettiği kârı tanımlayan faaliyet kârı, finansman giderlerini ve vergileri hariç tutar.
- EBITDA: İngilizcede (earnings before interest, taxes, depreciation and amortization) olarak anılan ve türkçeye faiz, vergi, amortisman ve itfa öncesi kâr olarak geçen bu kavram, faiz, vergi, amortisman ve itfa giderleri düşülmeden önceki kazancı gösterir. Şirketin faaliyetlerinden elde ettiği nakit akışını gösterir. EBITDA, faaliyet kârına amortisman ve itfa giderlerinin eklenmesiyle hesaplanır.
Basit bir örnekle açıklayalım. Şirketin 2024’ün son çeyreğinde elde ettiği toplam gelir/brüt gelir 10 milyon TL olsun. İşletme giderleri 4 milyon TL olarak hesaplansın. Faiz giderleri 500 bin TL olsun. İşletmenin ilgili dönemde ödediği toplam vergi miktarı da 1 milyon TL olsun. Şirketin ilgili dönemdeki net kârı 4,5 milyon TL olur.
Gelelim, “Bu rakamlar neden önemli?” sorusunun yanıtına. Satışlar, maliyetler ve giderler, şirketlerin kârlılığına, büyüme potansiyeline ve iş modelinin mevcut koşullardaki sürdürülebilirliğine dair net yanıtlar içerir. Farklı sonuçlar, farklı kriterler açısından değerlendirilebilir. Yine örneklerle anlatacağız, merak etme Paparalı!
- Bir şirketin net satış gelirinin, net hasılatının artması; pazar payının büyüdüğü, sunduğu ürün ve hizmetlere olan talebin arttığı, fiyatlandırma stratejisinin başarılı olduğu yönünde değerlendirilebilir.
- Satılan mal ve hizmetin maliyeti ve faaliyet giderleri artıyorsa, ilgili şirketin üretim ve operasyon maliyeti yönetiminde zorluk yaşadığı düşünülebilir. Faaliyet giderlerindeki artış, hammadde maliyetlerindeki artıştan da kaynaklanabilir; şirketin verimsiz iş süreçleri yürüttüğüne de işaret edebilir.
- Brüt kâr marjı, yani gelirle satılan malların maliyeti arasındaki farkın gelire bölünmesiyle elde edilen değer artıyorsa, şirketin üretim maliyetlerini kontrol edebildiği; daha ucuza üretip mevcut satış fiyatından daha çok kâr edebildiği anlamına gelir. Tam tersi geçerliyse, şirketin maliyet artışları veya indirimler yoluyla kârlılık baskısı yaşadığı düşünülebilir.
- İngilizcede CAPEX olarak tabir edilen sermaye harcamaları artıyorsa şirket Ar-Ge’ye yatırım yapıp büyümenin zemini hazırlıyor olabilir. Ancak CAPEX sektör standartlarına göre düşükse rekabet avantajını kaybetme riski ortaya çıkabilir. Hemen bir gerçek hayat örneği ekleyelim. Dünyanın en değerli yedinci şirketi Meta, 2025’te 60 milyar dolar yapay zeka altyapısı yatırımı yapacağını duyurdu. Yani Meta, CAPEX yatırımlarına devam ediyor ve bu da şirketin büyüme yolculuğunda ısrarcı olduğu anlamına geliyor.
- Borç/özsermaye oranı çok yüksekse, şirket borçlarını ödemekte zorlanabilir.
Nakit akışı analizi: Şirketin nakit yönetimini değerlendirme
Elbette bir şirketin finansal sağlığını ölçme yolu bilanço ve gelir tablosuyla sınırlı değil. Bu başlıkta da nakit akışı nedir ve nakit akışı nasıl analiz edilir gibi sorularına odaklanacağız. Nakit akışı, belirli bir zaman diliminde bir şirkete giren ve çıkan para hareketini tanımlayan bir kavramdır. Kişisel bütçeni düşün. Her ay harçlıklar veya maaş yoluyla bütçene bir dizi nakit para girer ve kira, faturalar gibi giderlerin yoluyla bu nakitin bir bölümü ödemelere ayrılır. Bu her ay tekrarlanan bir döngüdür. Şayet çıkışlar girişleri aşarsa o ay nakit akışı negatiftir. Çıkışlar girişlerin altındaysa nakit akışı pozitiftir.
- Bir şirketin nakit akışı pozitifse, söz konusu şirketin likit varlıklarının arttığını, yükümlülüklerini karşılayabileceğini, işine yeniden yatırım yapabilmesi için şans bulduğunu, şirketin finansal esnekliğinin yüksek olduğunu anlayabiliriz.
- Bir şirketin nakit akışı tekrarlayan dönemlerde negatif seyretmeyi sürdürüyorsa, ilgili şirketin borçlandığını, borçlarını ödemekte zorlandığını, herhangi bir olumsuz finansal koşulda hızlı eyleme geçmesine yarayacak bir tamponu olmadığını düşünebiliriz.
Halka açık şirketler, ilgili dönemdeki finansal esneklik ve sağlık durumlarını göstermek için her çeyrek yayımladıkları bilançolarda nakit akışı tablolarını da paylaşır. Analistler ve yatırımcılar, nakit akışı tablolarını da inceleyerek şirketin borçlarını ne kadar iyi ödeyebildiğini ve faaliyet giderlerini ne ölçüde yönetebildiğini ölçebilir. Bir şirketin nakit akışı genellikle üç temel alanda incelenir: Operasyonel nakit akışı, yatırım nakit akışı, finansman nakit akışı.
- Operasyonel nakit akışı: Operational cash flow olarak anılan ve İngilizcede OCF olarak da bilinen bu kavram, şirketin operasyonel faaliyetleriyle ilgili olan, yani mal üretimi ve satışıyla ilgili para akışlarını tanımlar. Bu tablodan, şirketin işletme maliyetlerini karşılayabilmek için yeterli nakite sahip olmadığı anlaşılır. Operasyonel nakit akışı, satışlardan alınan nakit miktarından yapılan ödemelerin nakit tutarlarının çıkarılmasıyla elde edilir.
- Yatırım nakit akışı: CFI olarak bilinen yatırım nakit akışı, bir şirketin yaptığı çeşitli yatırım faaliyetlerinden ne kadar nakit üretildiğini ve harcandığını gösteren tablodur. Şirketler, hazine stratejileri kapsamında, mevcut varlıklarını spekülatif varlıklarda, riskli varlıklarda, menkul kıymetlerde veya gayrimenkullerde değerlendirebilir. Yatırımdan elde edilen nakit akışı genellikle şirketlerin Ar-Ge maliyetlerinin karşılanmasında ve diğer finansal gereksinimlerin karşılanmasında kullanılabilir. Yatırım nakit akışının negatif seyretmesi her zaman kötü bir işaret olarak yorumlanmaz, örneğin şirket Ar-Ge yatırımları konusunda iddialıysa, olumlu da olabilir.
- Finansman nakit akışı: Şirketler, yatırımlarını finanse edebilmek için çoğu zaman özkaynaklarını kullanmaz ve kredilere, finansman fırsatlarına yönelir. Borç veya özsermaye ihracı da bu finansman yöntemlerinden biridir. Şirketler, yatırımcılarına borçlandıklarında, yani borç ihraç ettiklerinde, bu veriler CFF olarak bilinen bu tabloya işlenir. Diğer yandan temettü dağıtan şirketler, temettü giderlerini de finansman nakit akışı üzerinde gösterir. Düzenli temettü ödeyen, temettü miktarını düzenli olarak artıran, zaman zaman hisse geri alımı yapan şirketlerin finansal yapısının esnek, nakit akışlarının sağlam olduğu söylenebilir.
Nakit akışı değerlendirmesi yapılırken yatırımcılar birden fazla göstergeye odaklanabilir. Örneğin serbest nakit akışı, bir şirketin temettü veya borç ödemelerini, hisse senedi geri alımlarını gerçekleştirdikten sonra elinde kalan nakit tutarını ifade eder ve önemli bir finansal performans ölçütüdür.
Bu ölçütlerden bir tanesi de nakit akışının net gelire bölünmesiyle elde edilen orandır. İşletmenin faaliyetlerinden elde ettiği nakit akışının net gelire bölünmesi, o şirketin gerçek nakit üretme kapasitesinin sağlığını ortaya koyar. Güçlü bir oran, şirketin nakit akışının önemli bir bölümünün gelire dönüştüğünü gösterir. Düşük bir oran, şirket kârlı olsa dahi nakit yaratma konusunda problem yaşadığına işaret eder.
Bir başka ölçüt, şirketin hisse senedi fiyatının operasyonel nakit akışına bölünmesiyle elde edilen ve İngilizcede P/CF olarak kısaltılan orandır. Bu oran, şirketin piyasa değerinin ne kadarına sahip olduğunu gösteren ve şirketin ederinden daha değerli ya da daha az değerli olup olmadığını hesaplamaya yarayan bir göstergedir. Bu hesaplama sonucunda bulunacak düşük oranlar, hisse senedinin düşük değerli olduğuna işaret edebilir. Çok yüksek oranlar ise şirketin aşırı değerli olduğu anlamına gelebilir.
Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı birlikte nasıl değerlendirilir?
Şirketlerin çeyreklik bazda açıkladığı finansal tablolar arasında yer alan bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı; yakın vade, orta vade ve uzun vade şirket performanslarına ve potansiyellerine dair ipuçları taşır. Tabloların birlikte değerlendirilmesi, tek göstergeye bakarak karar alınmaması önemlidir; zira temel analizciler, şirketin içsel değerini belirlemek için pek çok göstergeyi aynı anda değerlendirir. Hangi tabloda hangi bilgiye ulaşabileceği ve bu bilgilerin ne anlama geleceğini madde madde özetleyelim:
- Bilanço: Bilançolarda şirketlerin sahip olduğu nakit, alacak, stok, yatırım ve diğer varlıklarını tespit edebilir; aynı zamanda kısa ve uzun vadeli borçlarla finansal yükümlülüklere dair bilgi edinebilirsin. Bunun yanında, şirketin hisse senetlerini kapsayan özsermaye bilgisi de bilançoda yer alır.
- Gelir tablosu: Gelir tablosu, şirketin ilgili zaman diliminde operasyonel verimliliğine dair ipuçları sunar. Gelir, brüt kâr, faaliyet kârı, net kâr gibi veriler, şirketlerin sektöründeki performansını, rekabet avantajını belirlemeni, iş yapış biçimlerinin hedef kitlelerde nasıl karşılık bulduğunu anlamanı sağlar.
- Nakit akışı: Bu tablo ise şirketin nakit yaratma kapasitesini ve borç ödeme gücünü ortaya koyar. Şirketin finansal esnekliği ve fırsatları değerlendirme, risklerden kaçınma potansiyeline dair bilgi içerir.
Bu tablolardaki veriler, birbirleriyle de ilişkilidir. Örneğin bir şirketin bilançosundaki alacakları artıyorsa, gelir tablosundaki satış gelirinin artması beklenebilir. Örneğin bir şirketin faaliyet giderleri, borçlar ve özsermaye miktarıyla ilişkilenir. Faaliyet gideri yüksekse, şirketin daha fazla borçlanması veya özsermaye artışına gitmesi beklenebilir. Diğer yandan bilançoda şirketin nakit pozisyonu görülürken, nakit akışında bu pozisyonun nasıl elde edildiği tespit edilir. Böylece yalnızca nakit pozisyonunun yeterliliği değil, sürdürülebilirliği de hesap edilebilir. Yalnızca gelir tablosuna bakarak bir şirketin kârlı olduğu düşünülebilir, ancak nakit akışı tablosuna veya bilançoya bakıldığında, şirketin özsermayesi, borçları, yükümlülükleri de görülebileceğinden, kârlılığın sürdürülebilirliği veya nakite dönüşüp dönüşmediği anlaşılabilir.
Son paragrafımızla ileri seviye temel analizin ilk adımlarını attığımız bu yazımızı toparlıyoruz Paparalı. "Bu yazıda neler öğrendik?" diye soruyorsan, şunları sıralayabiliriz:
- Temel analizin şirketin içsel değerine odaklandığını ve grafiklerden trend çıkarımı yapmaya odaklanan teknik analizden bu yönüyle farklılaştığını,
- Temel analizin ayrılmaz üç parçasının bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı tablosu olduğunu,
- Bilançoda, gelir tablosunda ve nakit akışında bakılması ve izlenmesi gereken verilerin ne olduğunu ve nasıl takip edildiğini,
- Nakit akışının bir şirket için neden önemli olduğunu ve pozitif nakit akışı ne anlama gelir sorusunun yanıtını,
- Temel analizin üç ayağı sayılan üç farklı tablonun nasıl birlikte değerlendirilebileceğini ve bilanço değerlendirmesinin nasıl yapılacağını ana hatlarıyla öğrendik.
Sıkça Sorulan Sorular
Finansal tablo analizine nereden başlanmalı?
Finansal tablo analizi; bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı tablosu üzerinden yapılır. Bir şirketin bilançosu, o şirketin kısa vadeli yükümlülüklerini karşılama gücünü anlamaya, yatırımları finanse etme ve risklerden kaçınma potansiyelini görmeye yarar. Finansal tablo analizine bilançodan başlansa da gelir tablosu ve nakit akışı tablosu da temel analiz sürecine dâhil edilmelidir.
Bilanço analizi ile şirketin risk düzeyi nasıl belirlenir?
Yatırımcılar risk düzeyi belirleme ve risk değerlendirmesi yapmak için bilançoda cari oran, borç/özsermaye oranı ve likidite gibi göstergeleri kullanır. Cari varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesiyle hesaplanan cari oran, 1'den küçükse risk yüksektir. Borç/özsermaye oranı da şirketin mevcut faaliyetlerini sürdürmek için borçlanmaya ne kadar ihtiyaç duyduğunu ortaya koyar. Likidite, olası bir kriz durumunda şirketin bu krizi savuşturabilme kabiliyetini ölçer.
Gelir tablosundaki gizli tehlikeler nelerdir?
Gelir tablosu incelenirken genelde tekrar eden gelirlere odaklanılmalıdır. Tekrar etmeyen ve tek seferlik gelir/giderler, gelir tablosunun yanlış yorumlanmasına yol açabilir. Örneğin bir şirket, bir regülatif ceza sebebiyle bir bilanço döneminde daha yüksek gider bildirmiştir. Ancak bu şirketin kötü durumda olduğu anlamına gelmeyebilir. Veya bir sigorta geliri, şirketin gelirlerini o bilanço döneminde artırabilir, ancak bu da tek seferliktir. Öte yandan faiz giderleri, şirketlerin düşük kâr göstermesine sebep olabilir; ancak borçlanma stratejisi doğruysa ve yatırımların karşılığının kısa sürede üretkenlik ve verimlilik artışı olarak alınacağına inanılıyorsa, kısa vadeli zararlar veya düşük kârlar göz ardı edilebilir. Stoklar veya alacaklar da şirketlerin gidişatına gizli tehlike içerebilir. Bir şirketin satışları artsa dahi alacakları gecikiyor ve birikiyor; stokları yükselmeye devam ediyorsa, nakit akışı zayıflamaya başlamış olabilir. Yüksek stoklar ve geciken alacaklar, şirketlerin faaliyet zorlukları yaşamasına sebep olabilir.
Nakit akışı sorunları yatırım kararlarını nasıl etkiler?
Nakit akışı, bir şirketin finansal sağlığını gösterdiği için riskleri de artırır. Nakit akışı, likidite seviyesini azaltır ve bu da şirketlerin günlük nakit ihtiyaçlarını karşılayamama riskini ortaya çıkarır. Günlük nakit ihtiyaçlarını karşılayamayan şirketler işlerini döndürmekte, esas faaliyetlerine odaklanmakta zorlanır ve nakit akışı zorlukları, üretim zorluklarını, işgücü problemlerini beraberinde getirebilir.
Finansal tablo analizinde sektörel faktörlerin rolü nedir?
Finansal tablolar değerlendirilirken yalnızca şirketin temel özellikleri değil, sektörel trendler de takip edilir. Zira sektörel zorluklar ve darboğazlar, şirketlerin finansal tablolarına yansır. Örneğin rekor kıran emtia fiyatları kakao maliyetini artırdıysa, bir çikolata üreticisinin de giderleri ve üretim maliyetleri artar.
Papara web sitesi, uygulaması, blog ve sosyal medya hesaplarında yer alan tüm paylaşımlar, duyurular ve sektör verileri bilgilendirme amacıyla yayımlanmaktadır. Paylaşımlar yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Bahsi geçen piyasa, sektör ve şirket verileri içeriğin hazırlandığı tarihe ait olup, güncel piyasa verilerini yansıtmayabilir. Paylaşılan sektör ve şirket bilgileri halka açık kaynaklardan temin edilmiş olup, bu kaynaklardaki verilerin eksik veya hatalı olmasından doğabilecek zararlardan Papara Elektronik Para A.Ş. sorumlu değildir.
- Endeks nedir, ne işe yarar?
- Piyasa değeri nedir, neden önemlidir?
- Hisse nasıl alınır? 4 adımda hisse alımı
- Nasdaq nedir? Nasdaq’a dair bilmen gereken her şey
- Fiyat / kazanç oranı nedir?
- Temel analiz ve teknik analiz nedir, nasıl yapılır?
- Ayı ve Boğa Piyasaları Hakkında Her Şey
- Halka arz nedir? Yatırımcı için neden önemlidir?
- Temettüye Dair Bilmen Gereken Her Şey
- Hisse senedi ne zaman alınır, ne zaman satılır?
- Hisse senedi yatırımı ve ticareti arasındaki farklar nelerdir?
- Aktif yatırım ve pasif yatırım nedir?
- Parça hisse senedi nedir?
- Hisse senedi nedir? Hisse senedi çeşitleri nelerdir?
- Borsa riskleri nelerdir? Borsaya yatırım riskli midir?
- Borsa nedir, borsa çeşitleri nelerdir?
- Blue chip hisse nedir, özellikleri nelerdir?
- Borsada emir tipleri nelerdir?
- Buy the dip nedir?
- Devre kesici nedir, ne zaman uygulanır?
- Hisse bölünmesine dair bilmen gerekenler
- Meme hisseleri: Tanım, örnekler ve daha fazlası
- Aktif kârlılık ve özsermaye kârlılığı nedir? Tanım, formül ve daha fazlası
- Volatilite nedir? Yatırımcı için anlamı nedir, neden önemlidir?
- Çeyrek raporu analizi nasıl yapılır?
- Fed nedir? Fed kararları piyasaları nasıl etkiler?
- Portföy nedir? Yatırım portföyü nasıl yapılır?
- İleri seviye temel analiz: Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı analizi
- Finansal tabloları anlamak: Yatırımcılar için en önemli gösterge ve oranlar
- Finansal krizler borsaları nasıl etkiler? Finansal krizler ve borsa üzerindeki etkileri
- Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri: İstihdam, enflasyon, büyüme
- Analist tahminleri nasıl yorumlanır?
- Delisting nedir? Şirketlerin hisse senetleri ne zaman borsadan çıkarılır?
- Makroekonomik veriler nedir, yatırımcılar için neden önemlidir?
- Pareto ilkesi nedir? Pareto ilkesi yatırımda nasıl uygulanır?